K
E
S
K
TARIM ORKAM - SEN İ Z M İ R ŞUBESİ
Ana Sayfa Genel Merkez Şube Yönetim Duyurular Belgeler Arşiv Araştırma Platform

 

Neden Toplu Sözleşme ?

Maaş artışlarımızdan, terfilerden, tatil sürelerimizden, fazla çalışma ya da tazminatlarımıza kadar çalışma koşullarımızın belirlenmesinde söz sahibi olmak için toplu sözleşme hakkımızı kullanmamız gerekmektedir. Geleceğimize ilişkin kararları sürekli değişen hükümetlerin iki dudağı arasından çıkacaklara bırakmamak için toplu sözleşme hakkımızı hayata geçirmeliyiz.

Sendika, üyelerinin hak ve çıkarlarını koruyan, geliştiren bir örgütlenme aracıdır. Sendikanın üyelerinin hak ve çıkarlarını koruyup geliştirebilmesi için toplusözleşme yapması zorunludur. Çünkü haklar ancak toplu sözleşme ile güvenceye kavuşturulur. Toplu sözleşme ile işveren ve çalışanları temsilcisi olarak sendika masaya oturur ve her iki taraf için bağlayıcı olan bir metin düzenlenir. Toplu sözleşme yapıldığında taraflar bu sözleşmede yer alan maddelere uymak zorundadır.

Diğer yandan toplu sözleşmede başarılı olabilmek, sorunlarımızı işverene iyi anlatmakla sağlanamaz. Sendikanın başarılı bir toplusözleşme yapması, işkolundaki çalışanların büyük bir kısmının desteğini almasıyla olanaklıdır. Bu destek de çalışanların sendikalara üye olması ve karar süreçlerine katılmasıyla, kararlılıklarıyla sağlanabilir.

Hakları koruyan ve geliştiren bir toplu sözleşme, aynı zamanda ülkedeki demokrasinin gelişmişlik durumuyla da yakından ilgilidir. Sendikal hak ve özgürlükleri tam olarak kullanabilmenin yolu demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla hayat bulmasından geçmektedir. Bu nedenle de sendikalar ücret ve diğer çalışma koşullarının iyileştirilmesi kadar, demokrasi mücadelesi de vermek durumundadırlar. Demokrasi yönetime ve kararlara katılma anlamına da gelmektedir.

İşçiler de Haklarını Toplu Sözleşme İle Kazandılar

Dünyada işçiler, iki yüzyıldır hak ve çıkarlarını örgütlü güçleriyle koruyup geliştirmişlerdir. Ülkemizde bir asrı aşkın bir süre önce sendikalaşan işçiler, toplu sözleşme haklarını 1963 yılından itibaren kullanmaktadır. İşçiler bütün bu haklarını kazanmak için yıllarca önemli direnişler ve bir çok grevler gerçekleştirdiler. İşçiler toplu sözleşme hakkını kullanana dek oldukça düşük ücretlerle, 12 saati aşan sürelerde, kötü koşullarda çalışmaktaydılar. Memurların ücretleri o yıllarda daha yüksekti. İşçi ve memurlar arasında önemli ücret farkı vardı. Fakat işçiler toplu sözleşme haklarını kazandıktan sonra ücretlerindeki bu kayıpları gidermeye ve ücretlerini bir ölçüde artırmaya başladılar. Elbette bunu toplu sözleşme yaparak başardılar. Kamu çalışanları ise bu yıllarda hızla yoksullaşma sürecini yaşadılar. Son olarak, 2000 yılının ilk 6 ayı için kamu çalışanlarına yüzde 15 ücret artışı yapılırken, işçiler toplusözleşmeden dolayı yüzde 40 civarında ücret artışı aldılar. Bu durum, işçilerin insanca yaşayacak bir ücret aldıkları anlamına gelmemektedir. Toplu sözleşmenin önemi bu örnekle bile açıkça görünmektedir.

Toplu Sözleşmeye Kimler Karşıdır?
Toplu sözleşme ile, insanca yaşayacağımız bir ücret ve çalışma koşullarını hedeflediğimize göre, toplu sözleşme yapmamıza kimler, neden karşıdır?

Sermayedarlar toplusözleşmeye karşıdır. Çünkü kamu kesiminde, memur ve sözleşmeli personelin ücretleri genel bütçe ile belirlenmektedir. Devlet bütçesinden yerli sermayedarlara ayrılan kaynaklar ve yabancı sermayeye borç ödemeleri adıyla aktarılan büyük kaynak kısılacaktır. Yani rantiye kesimine aktarılan kaynaklar azalacak, gelir dağılımındaki adaletsizlik bir ölçüde giderilecektir. Ücretler fazla artarsa hükümetler giderleri karşılayabilmek için bu güne kadar vergi almadıkları kesimlerden vergi almak zorunda kalacaktır. Örneğin; bankaları, tekelci işletmeleri, rantiyeyi, büyük tüccarları, spekülatörleri vergilendirmek zorunda kalacaktır. İşte bütün bu nedenlerle sermayedarlar bütçeden kendilerine aktarılan pay kısılacağı için toplusözleşmeye karşıdırlar.

Ayrıca sermaye, her koşulda, her ortamda çalışanların sömürülmesi ile büyür. Bunun için de sermaye her yerde çalışanların lehine olabilecek her türlü düzenlemeye karşıdır. Bu onun doğası gereğidir de. Diğer yandan toplu sözleşmeler, sadece işyerinin değil, devletin bütün kurumlarının da demokratikleşmesine hizmet edecektir. Böylece kamusal alana siyasal müdahale azalacağı gibi, bu alanda çalışanlar yönetsel kararlarda söz sahibi olabileceklerdir. Demokrasinin olmazsa olmaz koşullarından biri de eksiksiz, tam katılım mekanizmalarının hayata geçmesidir ki, toplu sözleşmeler de bu araçlardan biridir.

Toplu görüşme nedir?
Toplu görüşmede sendika temsilcileri ile, hükümet temsilcileri karşı karşıya gelirler. Bu görüşmelerde her ne karar alınırsa alınsın son söz Bakanlar Kurulu'nundur. Bakanlar Kurulu için görüşmelerin hiçbir bağlayıcı yanı yoktur. Bunun anlamı şudur; "Sizi dinler, önerilerinizi alır, ancak son kararı ben veririm. Sizin toplantılarda sunduğunuz öneriler işime gelmezse hiç birini uygulamama hakkım var."

Sonuç olarak toplu görüşme ile; çalışma koşullarımız , ekonomik ve sosyal haklarımız yine tek taraflı olarak Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecektir. Bu durum sendikayı işlevsiz hale getirmek ve danışma örgütüne dönüştürme anlamına gelmektedir.

İşverenlerin çıkarları toplu sözleşmeye karşı olmayı gerektirmektedir. Ancak çalışanların hak ve çıkarlarını savunduklarını iddia eden, kendine sendika diyen bazı kesimlerin toplusözleşme yerine ısrarla toplu görüşmeyi savunması anlaşılır değildir. Bu tür örgütler, çalışanların haklarını savunan örgütler olarak adlandırılamaz. İçerisinde toplu sözleşme hakkı olmayan yasayı isteyenler güdümlü sahte sendikacılardır. Tarihin her döneminde buna benzer örnekler görülmüştür. Bu örgütler, dönemsel olarak siyasi iktidarların da desteğiyle (-ki varoluş nedenleri de budur) zaman zaman çalışanları yanıltabilirler. Ancak sınıf mücadelesi tarihi göstermiştir ki, bu tür girişimler, çalışanların örgütlü gücü karşısında yokolup gitmişlerdir.

Neden Grev Hakkı?
Genel olarak grev, toplu sözleşme görüşmelerinde uzlaşmanın sağlanamadığı durumlarda, çalışanların isteklerini işverene kabul ettirmek ve onlara bu yönde baskı yapmak için işi topluca bırakmalarıdır. Grev bir hoşnutsuzluğun ifadesi ve hak almanın araçlarından sadece biridir. Grev hakkının olması, hakların elde edilmesinde önemlidir.

Toplu sözleşmelerde yaşanan deneyler göstermiştir ki; İşverenler, üzerinde bir baskı hissetmediği durumlarda talepleri kolayca reddedebilir. İşte grev, işveren üzerinde baskı kurma ve taleplerin daha kolay kabul edilmesini sağlamak bakımından önemlidir. İşveren çözümsüzlük halinde çalışanların greve gidebileceğini bildiği takdirde talepleri daha kolay kabul eder.
Türkiye Anayasa'nın 90. maddesine göre onayladığı sözleşmelerle grev hakkını tüm çalışanlar için kabul etmiştir. Ancak bu hakkın kullanımına ilişkin iç hukuk düzenlemesimi yapmamaktadır. Grev hakkı dünyada kamu emekçileri eğitim, sağlık, enerji işkolu da dahil olmak üzere yaygın olarak kullanılmakdadır.

www.keskinsesi.com