K
E
S
K
TARIM ORKAM - SEN İ Z M İ R ŞUBESİ
Ana Sayfa Genel Merkez Şube Yönetim Duyurular Belgeler Arşiv Araştırma Platform

2000 yılı için ICFTU Senelik Sendikal Hak İhlalleri Raporu yayınlandı

Tüm dünyada sendikal hak ihlalleri artarak sürüyor...

“Bu rapora göre 2000 yılında dünyada 209 sendikacı öldürüldü veya “kayboldu”. Bu sayı bir önceki yıla göre % 50 artış gösterdi. Yine 8500 sendikacı tutuklandı, 3000’ü  yaralandı, sendikal faaliyetlerinden dolayı 100.000 kişi çeşitli tacizlere maruz kaldı, 20.000 kişi ise işten atıldı. 2000 yılında da sendikal faaliyetlerden dolayı büyük bedeller ödendi. Ancak bu sayılar da sadece buzdağının su üstündeki kısmını gösteriyor.”

Konfederasyonumuzun üyesi bulunduğu Dünya Hür Sendikalar Konfederasyonu ICFTU’nun yayınladığı senelik hak ihlalleri raporunu tanıtırken kullandığı ifadeler yukarıdakiler. Aşağıdaki dosyayı, 150’ye yakın ülkede 2000 yılında gerçekleşen sendikal hak ihlallerini inceleyen bu raporun kıtalar için yaptığı özetlerden ve ICFTU dergisinden faydalanarak hazırladık.  

Güney ve Kuzey Amerika: Sendikacılara yönelik cinayetler

Ekonomik kriz ile cinayetler arasında sendikacılar sıkışmış durumda.

Öldürülen veya kaybolan 186 sendikacı ile bu kıta sendikal faaliyet için en tehlikeli kıta olma özelliğini sürdürüyor. İncelenen ülkelerden % 40’ında sendikal faaliyetlerinden dolayı en az bir sendikacı öldürüldü. Yine aynı ülkelerin % 70’inde sendikacılar yaralandı, göz altına alındı veya işten atıldı. Tüm dünyadaki sendikal faaliyetlerinden dolayı işini kaybeden insanların % 40’ı Amerika kıtalarındandı.

Kıtanın güney ucu görülebilecek en kötü ekonomik krizlerden biri ile sarsılıyor. Arjantin uluslararası finans kurumlarının tavsiyelerine uymak için elinden gelen her şeyi yaptı, büyük ölçekli özelleştirmeler ve piyasanın liberalleştirilmesi yönünde önemli adımlar attı. Ve yine de ciddi bir durgunluk ile karşı karşıya. IMF ve Dünya Bankasının tavsiyelerini uygulayarak Arjantin hükümeti ülkedeki tüm kamu hizmetlerini özelleştirdi. Buna posta da dahil. Ve ulusal havayolu şirketinin parçalara ayrılması için yetki verdi.  Ayrıca ulusal parası ile ABD doları arasında oranı korumak için geri adımlar attı. Ancak bu önlemler gerçek bir ekonomik yıkımı engellemedi. Her zamanki gibi işçiler ve nüfusun en fakir kesimleri krizden en kötü etkilenenler.[1]

Kıtanın diğer bölgelerinde de işçiler tavizsiz uygulanan yapısal uyum önlemlerinin ağırlığı altında eziliyor, her yerde özelleştirmeler ile işler kaybediliyor. İş güvenliği artık eskilerde kalmış bir anı. Yeni bulunabilen işlerden % 95’ten fazlası kayıt dışı ve nüfusun büyük çoğunluğu sağlık hizmetlerinden ve emeklilikten faydalanamıyor.

Bu kötü sosyo-ekonomik durumda, grevler ve gösteriler çok daha sıklıkla görülmeye başlandı. Polisle göstericiler arasındaki şiddetli çatışmalarda birçok kişi yaralandı.

Yıllık rapora göre Amerika kıtası sendikal faaliyetlerin yürütülmesi için en tehlikeli bölge. Dünyada öldürülen veya kaybolan sendikacıların yaklaşık % 90’ı Latin Amerikalı. Bu sadece bu bölgede toplam 186 öldürme veya kayıp anlamına geliyor. Yıllık raporda incelenen Amerika kıtası ülkelerinden % 40’ında en azından bir sendikacı 2000 yılı içerisinde sendikal faaliyetlerinden dolayı öldürüldü. Yine bu ülkelerin % 70’inde sendikacılar yaralandı, gözaltına alındı veya işten çıkarıldı.

Kolombiya’da 153 öldürme ve kaybolma olayı gerçekleşti. Bu tablo bu ülkeyi işçilerin haklarını savunmak için dünyadaki en tehlikeli ülke yapıyor. Kolombiya sendikacılara yönelik özel düşmanlık ile öne çıkıyor. Bu kurbanların üçte ikisi kamu sektörü sendikalarından oldu. Genellikle güvenlik güçleri ile de yakın ilişkiler içerisinde bulunan paramiliter gruplar bu cinayetlerin çoğundan sorumlular ve bu eylemleri sonucunda cezasız kalıyorlar.  

Ama Kolombiya’daki dramatik durum bu kıtanın diğer ülkelerindeki sendikal hak ihlallerinin ağırlığının görmezden gelinmesine yol açmamalı. Kıtada sendikalar, kendilerini ekonomik ilerlemenin önünde engel olarak gören hükümetlerin ve işverenlerin hedef tahtasındalar.

Yasal engeller ve grev hakkı ihlalleri

Raporda incelenen 27 ülkeden 20’sinde sendika kurmanın önünde yasal engeller var. Bu diğer tüm kıtalardan yüksek bir oran. Grev hakkı önünde de ciddi kısıtlamalar var. Bu kıtada 2000 yılı içerisinde 100 grev bastırıldı. 19 ülkede grev hakkını kısıtlayan yasal düzenlemeler var.  

Guatemala da yüksek dozda şiddete, ölüm tehditlerine ve cinayetlere sahne oluyor. Çokuluslu şirketlere ait muz plantasyonlarında, kahve plantasyonlarında ve tekstil fabrikalarında ve “maquiladoras”larda da sendikacılar tehdit altında. Şikayet etmeye cesaret eden her işçi işten atılıyor. Şirketler yerel koşulların kendileri için elverişsiz olduğunu hissettiğinde fabrikalarını kapatıyor ve bir başka yere taşıyorlar.

Costa Rica’da sendikalara yönelik düşmanlık hala çok yaygın, özellikle de muz-yetiştirme sahalarında. Özel sektördeki işverenler genellikle sendikaları tanımayı kabul etmiyorlar ve sendika liderlerini ve üyelerini işten atıyorlar.  Bazen bir “dayanışma” organizasyonu kurarak işçilere sendika kurmamaları, üye olmamaları ve anlaşmazlık çıkarmamaları karşılığında bazı çıkarları sunuyorlar. Toplu görüşme baltalanmış durumda çünkü kamu sektöründe Costa Rica Yüksek Mahkemesi bazı kamu kurumları ve örgütleri ile imzalanmış tüm toplu sözleşmeleri anayasaya aykırı saydı.

Guatemala’da sayısız sendikal hak ihlali gerçekleşti, özellikle de muz yetiştirme sahalarında ve serbest ticaret bölgelerinde. Dört sendikacı öldürüldü ve en az on beş sendikacı ölüm tehdidi ile karşılaştı. Sendikal faaliyetlerinden dolayı çok sayıda kişi işten atıldı.  Mahkemeler ise bu ihlallere karşı duyarsız kaldı.

Haiti’de sendikalar güçsüz ve şiddete maruz kalmakta. Bu ülkede bir sendikacı öldürüldü, 60’a yakını ölüm tehditlerine maruz kaldı. Peru’da sendikalar Fujimori’nin üçüncü bir dönem başkanlığını engellemek için toplumsal hareketler ile güç birliği yaptılar. Gösterilerde yedi kişi öldü. Ulusal sendikal merkez olan CUT’un genel merkezi basıldı. Brezilya’da kırsal kesim sendikalarının üzerinde sürekli bir baskı var, bir sendikacı toprak sahibinin silahlı adamı tarafından öldürüldü.

Yetkililer küreselleşme karşıtı gösterilere sık sık saldırı ile karşılık vermeyi tercih etti. Paraguay’da, Arjantin’de, Costa Rica’da ve Bolivya’da böyle gösterilerin bastırılması ölümlerle sonuçlandı.

Serbest ticaret bölgelerinde sürekli gerçekleşen sendikal hak ihlalleri raporda açıkça görülebilen bir eğilim; özellikle de Orta Amerika’da, Meksika’da ve Karayiplerde. Bu bölgelerde sendikalar kurmaya çalışan işçiler taciz ediliyor, işten atılıyor ve isimleri işverenler arasında dolaştırılan kara listelerde yer alıyor. Meksika’da bir bağımsız sendikanın liderinin evi yakıldı. Guatemala’da bir işveren sendika kuran 300 işçiyi işten attıktan sonra işyerini kapatarak 600 kişiyi işsiz bıraktı.

Venezüella’da Cumhurbaşkanı Chavez sendikal hareketi ezmek için birçok şey yaptı. 3 Aralık 2000’de, sadece Venezüella sendikal hareketini tasfiye etmek ve yerine hükümet denetiminde bir kukla sendikal örgüt getirme amacıyla yerel seçimlerin yanı sıra bir referandum yaptı.  1999 Ağustos ayında Chavez sendika karşıtı duruşunu ve yasal düzenlemeleri kullanarak sendikal hareketi ortadan kaldırma ve tüm sendikal liderleri devre dışı bırakma niyetini kamuoyu önünde açıklamıştı.

Peru’da ciddi sendikal hak ihlallerinin ve diğer işçi hakları ihlallerinin sorumlusu olmuş olan Fujimori’nin düşüşü geçici bir hükümetin oluşması ile sonuçlandı. Bu hükümetin sendikalara yönelik daha olumlu bir tutumu var.

Haiti’de ülkede ve kurumlarında yaşanan çöküş bir siyasi şiddet ortamının doğmasına yol açtı ve bu sendikaları ciddi oranda etkiledi ve bir üyenin ölümüne maloldu. Bu ülkede sendikal haklar hemen hemen hiç bulunmuyor. 1987’de yürürlüğe giren yeni anayasanın tüm sektörlerde örgütlenme ve grev hakkı vermesine rağmen, kısıtlayıcı iş yasası bundan önceki diktatörlük döneminden bugüne kalmış.

Orta Amerika’da ana ihracat endüstrilerinde kayda değer değişiklikler olmadı. Serbest bölgelerde sendikal hakların engellenmesi ve çok kötü çalışma koşulları ticari argümanlar kullanılarak yapılıyor. Koşullar en az Meksika’daki “maquiladoras”lar kadar kötü.

Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’nın sendikal haklara saygı konusunda katetmelleri gereken çok yol var. ABD’de kamu sektöründeki işçilerin yaklaşık % 40’ının toplu pazarlık hakları yok. Özel sektörde işverenlerin yaklaşık % 80’inin sendika karşıtı kampanyaları için danışmanlardan ve güvenlik şirketlerinden yararlandığı hesaplandı. Dahası ABD hükümetinin kontrolünde olan bölgelerde (Virgin adaları ve Amerika Samoası) vahşi bir sömürü gerçekleşmeye devam ediyor. Kanada’da kamu emekçilerinin sendika kurma ve üye olma, toplu pazarlık yapma ve greve gitme hakları üzerinde ciddi kısıtlamalar var.  

Asya ülkeleri: Sert baskıdan kısıtlayıcı yasal engellere

Kaba güç, taciz, hapis, cezalar. ICFTU raporuna göre Asya’da diğer tüm kıtalara kıyasla daha fazla sendikal hak ihlalleri oldu. İşçiler sendikal faaliyetlerinden dolayı Asya ülkelerinden % 50’sinden fazlasında yaralandılar, ülke başına 42 yaralanan sendikacı ile Asya bu konuda birinci geliyor. 5833 sendikacı gözaltına alındı veya tutuklandı; bu tüm dünyadaki sayının % 71’i. Yine tüm dünyadaki sendikal faaliyetlerden dolayı taciz edilme olaylarının % 87’si de Asya’da gerçekleşti. 16 Asya ülkesindeki 8252 kişi sendikal faaliyetlerinden dolayı işten atıldı. Bu her ülkede 515 kişi anlamına geliyor.

Yine Asya hükümetlerin sendikaların faaliyetleri önünde en ciddi yasal engelleri çıkardığı kıta. Raporda incelenen 33 ülkeden 29’unda kısıtlayıcı yasal düzenlemeler var. Raporda tüm bölgede grev hakkı önündeki farklı yasal engellere de dikkat çekiliyor. Bölgedeki on ülkeden sekizi bu hakkı kısıtlıyor, bunların yarısından fazlası fazlasıyla geniş bir “vazgeçilmez” hizmetler listesi aracılığı ile bu kısıtlamayı yapıyor. Asya’da 2000 yılında 107 grev yetkililer veya işverenler tarafından şiddetle bastırıldı.

ICFTU hür sendikacılığın esas itibarı ile var olmadığı ve sürekli hükümet baskısı ile karşılaştığı ülkelerdeki hak ihlallerinin ciddiyetine dikkat çekiyor.

Çin’de bağımsız bir sendika kurmak yasalarla engellenmiş. Sadece resmi sendikaya izin var ve bu sendikanın görevi işte disiplini daha iyi hale getirmek ve işçileri partinin ve hükümetin amaçlarını gerçekleştirmek için harekete geçirmek. Her türlü bağımsız sendika kurma ve grev örgütleme çabası, Çinli yetkililerin çok sert baskısı ile karşılaşıyor. Yetkililer protesto yapanları hapishane kamplarına göndermekte, zorunlu emek ile veya psikiyatri hastaneleri ile “yeniden-eğitim”den geçirmekte sakınca görmüyor.

Diğer bir çok ülkede sendikal etkinliğin kapsamı tamamen hükümetin iyi niyeti ile sınırlı. Vietnam ve Laos’ta bağımsız sendikalar yok; Kuzey Kore’de ise tek sendika partinin katı denetimi altında ve en basit sendikal hakları bile olmayan işçileri disipline etme görevini görüyor. Rapor bunun dışında Bhutan’da sendikaların hiçbir biçiminin var olmamasını da kınıyor. Bu ülkede sendikalar tümüyle yasak. Yine Maldives’te hükümet sendika kurma hakkını tanımıyor. Burma’da cunta sendikalara hoşgörü göstermiyor ve bu ülkedeki sendikacılar işleyişlerini sürdürmek için ülke dışında mülteci olmak zorunda kaldılar.
Grev hakkı engelleniyor

Rapor yine Asya hükümetlerinin grev eylemine karşı artan tahammülsüzlüğünü de gösteriyor. 

Güney Kore’de tüm grevler “işin önünde engel” olarak değerlendiriliyor ve grevciler hapse girmeyi göze alıyorlar. Yine de bu ülkede birçok grev gerçekleştirildi. Bunların her birinde yetkililer polisi ileri sürdü ve polis de her defasında şiddete başvurdu. 2000 yılında bir yıl öncesine göre daha fazla sendikacı hapsedildi.

ICFTU araştırması Endonezya’da bastırılan 29 grevi kaydediyor ve bu bir dünya rekoru. Bu ülkede grevcilerin işten atılmaları ve işverenlerin kiraladıkları çeteleri grevcilerin arasına karıştırarak polise grevcilere saldırma bahanesi veren olaylar çıkarması sıradan olaylar. Türkiye’de de grevlere nadiren müsamaha gösteriliyor polis protestocuları dağıtmak için çok kez şiddet kullanıyor. Hükümet yasa dışı ilan ettiği bir grevden dolayı 86.000 kamu emekçisi ile ilgili adli ve idari soruşturmalar açtı.

Raporda Türkiye hükümetinin 7 Aralık tarihinde yaptığı bir resmi açıklama ile DİSK’e bağlı Limter-İş sendikası eğitim uzmanı Süleyman Yeter’in işkence sonucu öldürüldüğünü kabul ettiği ve üç sanıkla ilgili hüküm kararının çıkacağı sözünü verdiği de yer alıyor. 

Rapor ayrıca Fuji’deki ırkçı niteliği öne çıkan ve ulusal sendikal merkez tarafından da lanetlenen darbeyi lanetliyor. Burada bir çok sendikacı saldırıya uğradı veya gözaltına alındı. Yetkililer, sendikaların demokrasinin restorasyonu talebi ile yaptıkları bir günlük eylem çağrısına, kamu emekçilerine katılmama baskısı yaparak yanıt verdiler.

Serbest bölgeler – haklardan muaf alanlar

Araştırma en az on Asya ülkesindeki serbest bölgelerdeki sendikal hak ve işçi hakları ihlallerine de dikkat çekiyor. Filipinler’de yedi serbest bölge üzerine yapılan çalışma işverenlerin sendikaları hedef almaya devam ettiğini gösterdi. Yine bu işverenler herhangi bir yaptırım ile karşılaşmıyor. Bangledeş’te serbest bölgelerdeki protestolarda beş işçi hayatını kaybetti. Hükümet ise hala sendikalara bu bölgelere girme izni vermek yönündeki sözünü tutmadı. İşçiler haklarını kullanmak istediklerinde genellikle tacizlere uğruyorlar. Aynı durum Kambodiya ve Taylan’daki tekstil fabrikalarında da söz konusu.

 

Avrupa da sendikal hak ihlallerinden muaf değil

Virgil Sahleanu Romanya’da kendi evinde saldırıya uğradı; işyerindeki yolsuzluğa karşı sesini yükseltmişti. Rusya’da bir çalışan Moskova’daki bir McDonald’s şubesinde sendika kurma çabasından sonra kendisi ve kızına yönelik ölüm tehtidi aldı. Hırvatistan’da bir güvenlik firmasındaki bir sendika delegesi fazla mesailer için ücret talep ettiği için saldırıya uğradı. Bir kere daha sendikal hak ihlalleri konusunda Avrupa bir istisna değil, tersine üzücü bir manzarası var.

ICFTU Raporu 26 Avrupa ülkesini kapsıyor. Bu ülkelerin yaklaşık % 40’ında işçiler sendikal faaliyetlerinden dolayı işten atıldılar ve yaralandılar. İncelenen ülkelerin yaklaşık % 50’sinde ise işçiler sendikal faaliyetlerinden dolayı tacize uğradı.

İncelenen iki ülkeden birinde sendikal eylem önünde yasal engeller vardır. Rusya’da sadece işçilerin haklarını geriye götürecek değil, aynı zamanda görüşme haklarını baltalayarak sendikaları doğrudan etkileyecek bir yasa parlamentoda görüşüldü. Macaristan’da haksız işten çıkarmalarda tazminat ve toplu pazarlık konularında sendikal haklarla çelişen değişiklikler yapıldı. Ukrayna’da adil olmayan, yüksek oranda temsiliyeti şart koşan bir yasanın ardından birçok sendikanın resmi kaydı düşmüş oldu. Yasanın bir bölümü anayasaya aykırı bulundu ancak yine de sendikalar yasadaki yetersizliklere işaret ediyor.

Yine raporda bazı Doğu Avrupa sendikalarının daha fazla demokrasi talebi ile gerçekleştirdikleri kampanyalarda karşılaştıkları muamele de kınanıyor. Belarus’ta sendikal hareket defalarca başkanlık yönetiminin saldırılarına maruz kaldı. Yönetim sendikanın banka hesaplarına el koydu ve politikalarına uyum göstermeyen sendikaları denetimi altına almaya çalıştı. Sırbistan’da Miloseviç’in bir dönem daha seçilmesine karşı faaliyet yürüten sendikalar seçimden sonra daha güçlü oldukları bir atmosferi yaşadı. Bunların sistematik olarak örgütlediği grevler polis müdahalesi ile karşılaşmıştı. Demokrasi yeniden tesis edildi ancak Sırbistan hala sendikal haklara saygı konusundaki eksiklikleri ile ayırd ediliyor. Gürcistan’da hükümet kendi adayının GTUA başkanı seçilmesi için çalıştı, çeşitli müdahalelerde bulundu. Bu sendikal merkezin el konulmuş mal varlığı ile ilgili de bir gelişme kaydedilmedi.

Raporda sendikaların katıldıkları 35 grev ve gösterinin bastırılması da yer alıyor. Bu geçen yıla göre bir yükselişi gösteriyor. Kıbrıs’ta bir dizi bankanın iflası sonrası birikimlerin yok olmasına karşı yapılan bir gösteride bir gösterici yaşamını yitirdi. Yine rapora göre her iki Avrupa ülkesinden birinde kısıtlayıcı yasal düzenlemeler var. Buna birçok Batı Avrupa ülkesi de dahil. İsviçre kamu emekçilerinin bazı kategorileri için grev yasağını kaldırdı. Norveç ve Almanya hala bazı kısıtlanmaması gereken sektörlerde grev yasağını barındırıyor. Belçika’da işverenler grevleri engellemek için mahkemeleri kullanıyorlar ve grev oylamalarına karşı büyük cazai hüküm kararları aldırmayı başardılar.

Raporda İspanya’daki yeni ayrımcılık biçimleri de kınanıyor. Burada bir banka sendikanın üyeleri ile internet ile iletişim kurmasını yasakladı. İngiltere’de yasa işverenlere çalışanlarının e-mail’lerini denetleme hakkı veriyor.

Orta Doğu

Bu bölgede bağımsız sendikalar ya tümüyle yasak ya da faaliyetleri sıkı denetim altında olduğundan gerçekte var olamıyorlar. Grevler yasak, toplu pazarlık yok, göçmen işçiler sömürülüyor ve kötü muamele görüyorlar. Belki sendikal hak ihlallerinin sayıları düşük ama bunun sebebi bu hakların mevcut olmaması. Raporda 14 ülke inceleniyor (Batı Şeridi ve Gazze dahil). Bu bölgede yasal engeller bağımsız sendikal faaliyeti neredeyse imkansız hale getiriyor.

Sendikalar ya tümüyle yasak (Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri) veya yetkililerin denetimi altındaki danışma komiteleri adı altındaki yapılar bunlar yerine ikame ediliyor (Bahran, Katar, Oman) veya sendikalar sadece rejimin kuklaları (İran, Irak, Suriye). Bunların dışındaki bağımsız sendikaların olduğu ülkelerde hükümetler genellikle bunların işleyişine karışıyorlar veya faaliyetlerinin önünde yasal engeller çıkarıyorlar. 

İncelenen ülkelerinin tümünde grev hakkı sınırlanıyor. Suudi Arabistan’da, Birleşik Arap Emirliklerinde, Katar’da, Oman’da ve Bahreyn’de grev hakkı hiç yok. Diğerlerinin tümünde çok katı kurallara tabi.

Körfez ülkelerinde yabancı işçiler için yasal bir koruma yok. Genellikle yerel işverenler tarafından sömürülen göçmen işçiler çalışma koşullarını protesto ettikleri anda sınır dışı edilebiliyorlar. Suudi Arabistan’da bir ulaşım şirketindeki Mısırlı işçiler işverenle bir anlaşmazlıklarından sonra ülkelerine geri gönderildiler.

İsrail’de Filistin’li işçiler İsrail’li işçiler ile aynı sendikal haklardan faydalanamıyorlar. Ancak yine de aylıklarının % 1’ini ulusal sendikal merkez Histadrut’a ödemek zorundalar. Ancak Histadrut bu fonları PGFTU’ya (Filistin Sendikalar Federasyonu) yardım etmek için kullanıyor. İntifadanın başlangıcından bu yana Filistinli işçiler gitgide İsrail’deki işlerine gitmekte daha fazla zorlukla karşılaşıyorlar. 

Afrika: Sendikal Hak İhlalleri artıyor

Kasım ayında CDT kadın bölümü başkanı Odette Kasal Mukaj kayboldu. Kongo güvenlik birimlerinin bunun sorumlusu olduğu düşünülüyor. Sierra Leone’den iki sendikacı bir barış yürüyüşü sırasında asiler tarafından öldürüldü. Morocco’da Fruit of the Loom işletmesinin kapısındaki bir tabelada “sendikaya hayır” yazılı. Afrika’da sendikal faaliyetlerin önündeki zorluklar ve engellemelere birçok örnek var. Hatta hemen hemen tüm sendikal hak ihlalleri göstergeleri, önceki yıla göre ikiye katlanmış durumda.

Afrika’daki 40 ülke ile ilgili verileri sunan rapora gore sendikal faaliyetlerinden dolayı yaralananların sayısı iki katına çıkarken, aynı şekilde işten çıkarılan veya taciz edilenlerin sayısı on kat daha fazla.

Demokrasi mücadeleleri bastırılıyor

Sendikalar daha fazla saydamlık ve demokrasi talep ettiklerinde hemen baskı görüyorlar. Kıtanın mutlak monarşi olan son ülkelerinden biri olan  Swaziland’da sendikalar demokrasinin restorasyonu talebi için tek kanal. Ancak düzenledikleri grevler ve gösteriler sürekli hedef alınıyor ve bastırılmaya çalışılıyor. Zimbabwe’de başkan Mugabe’ye muhalif onlarca kişi ve onların arasında en az iki sendikacı ülkedeki çalkantılar sırasında kayboldu. Bu saldırıları kınayan ulusal sendikal merkez baskının yöneldiği hedeflerden biri haline geldi. 

Rapora gore 31 ülkede sendikal özgürlüklerin önünde yasal engeller var. Ekvator Gine’de sendikalar bütünüyle yasak. Sudan’da ve Libya’da sadece yetkililerin denetlediği resmi sendikalara hoşgörü gösteriliyor. Etiyopya’da hükümet hala sendikal merkez üzerinde sıkı denetimini sürdürüyor ve devlet aleyhine ajanlık suçlaması ile haksız yere çok kötü koşullarda hapiste tutulan sendikacı Taye Woldessmiate’yi ziyaret etmek için uluslararası sendika delegasyonlarının ülkeye gelmesine izin vermemeyi sürdürüyor. Kamerun’da 1 Mayıs gösterilerinde polis göstericileri yaraladı, Çalışma Bakanlığının CSTC’nin iç işlerine müdahalesi sürüyor.

2000 yılında iki kat daha fazla grev bastırıldı. Bu ihlal Afrika’daki ülkelerin onda yedisinde gerçekleşti. Morocco’da en az sekiz grev bastırıldı ve grevciler mahkemeye çıkartıldı ve hapis cezası aldılar. Orta Afrika Cumhuriyetinde hükümet şiddet de dahil her yöntemi deneyerek kamu emekçilerinin grevini bastırmaya çalıştı. Kamu emekçileri 30 ay kadar öncesinden kalan ücret alacaklarının ödenmesi talebi ile greve gitmişlerdi.

Grev hakkı önünde de önemli yasal engeller var. İncelenen Afrika ülkelerinin % 85’inde grev hakkı kısıtlamaları var. Bu tüm diğer kıtalardan daha yüksek bir oran. Mısır’da olağanüstü halle ilgili bir kanun hükmünde kararname dolayısıyla tüm grevler yasak. Lesotho’da 1966’daki bağımsızlıktan bu yana hiçbir grev yasal olarak tanınmamış durumda.

Serbest ticaret bölgelerinde sendikal haklar ya yok ya da yok sayılıyor. Madgaskar’daki 250 serbest bölgede işçiler sendikal faaliyetlerinden dolayı sürekli baskı görürken ülkenin çalışma yasaları hiçbir şekilde buralarda uygulanmıyor.


[1] Bu rapor 2001 yılı Ekim ayında açıklanmıştır. 

Sayı